kemal okuyan

ya basta viva zapatista
sip/tkp’nin ruhani lideri olduğu söylenmekte olan ve merkez komite üyesi bulunan kişidir.onun adı nedeniyle partinin adı kemaliste çıkmıştır.ayrıca ödp’den hiç haz etmeyen bir yapıya sahiptir, yazılarında sürekli ona laf atmaktadır.
matilda83
anti ödp li olan insan.anlamadan dinlemeden durmaksızın eleştiren,kimlik siyaseti yapıyorsunuz diyip yurt sever cephe hareketini örgütleyen,söyledği seylere bir türlü anlam veremediğim insan
huznum isyan olur
tkp genel sekreteri.ne yapmalıcılar, türkiyede sosyalizmin iktidar arayışı ve anti tezler gibi türkiyede yazılmış en iyi kitaplardan birkaçını yazan yazar.kendisi 17yaşında sosyalist iktidarda yazarak siyasal zekasını kanıtlamıştır.türkiyenin en iyi sol beyinlerinden birisidir.halen www.sol.org.tr de yazı yazmaktadır.
mandela
konuşmayı çok seven ama konuşturtmayan bir yapıya sahip olan muhalif kişi. bu insanla bir siyasi tartışmaya girmisseniz ya da size görüşlerini açıklıyorsa o konuştukça siz bu adam faşist mi? kemalist mi? komünist mi? yok yok abi bu nihilist kafası karışık sermaye ile barılık! teşhisini koyarsınız. kısacası ne olduğundan kendininde haberi yok dedikleri cinsten bir adem. sakın anarşistim, sosyal demokratım, çevreci aktivistim falan demeyin yeni düşünürlerden örnek vermeyin döver.
sevmiyorum seni gaye
güney afrika’da maden işçilerinin yaşadığı kazanın ardından şu yazıyı yazmış kişi;

" yer altından notlar

saatte yüz kilometreyle giden bir araçla bolu tünelini 1.5 dakikadan fazla sürede katedebiliyorsunuz. o tüneli alın, birazcık kısaltın ve yerküreye diklemesine saplayın. güney afrika’da 3200 maden işçisinin mahsur kaldığı altın madeninin nasıl bir yer olduğunu hayal edebildiniz mi?

oraya saatte yüz kilometreyle giden araçlarla ulaşılmıyor. kabaca yarım saat iniş, yarım saat çıkış... dünyanın en büyük altın madeni işleticilerinden harmony altın madencilik şirketi’nin insan yaşamını ve doğanın korunmasını hiçe sayarak her geçen gün daha derine kazı yaptığı johannesburg yakınlarındaki altın yatağına inen çıkar diye bir kural yok. son iki yıl içerisinde, bölgedeki kazalarda dört yüze yakın işçi yaşamını yitirdi. yüz yılın bilançosu ise tüm güney afrika için iç karartıcı: 70 bin ölü, bir milyonu aşkın yaralı...

sayılar, çoook uzun bir süre siyahlar insandan sayılmadığı için ne kadar gerçeği yansıtıyor belli değil. kölelerin, isyankar tutsakların yerin dibinde zehir soluyarak beyaz patronların kasasını doldururken 20’li yaşlarında ölümle tanışmaları da istatistiklere “iş kazası” diye geçmiyor.

doğal ölüm...
çırılçıplak soyulup arandıktan, dışkıları kontrol edildikten sonra uyumaya gidebilen maden işçilerinin öfkesinin, zamanında güney afrika’daki özgürlük hareketinin motor gücü olması hiç şaşırtıcı değil. ölüm kadar doğal...

zamanında diyorum, çünkü o özgürlük hareketi bir türlü sınıfsal zemine yaslanmadığı, etnik bir perspektifin damgasından kurtulamadığı için, şimdilerde güney afrika’da renkdaşlarının makadında altın parçacıkları arayan ve onları daha fazla kâr uğruna güvenliği son derece tartışmalı tekniklerle yerin dibine yollayan siyah patronların borusu ötüyor. eşitlik mücadelesi sürüyor, siyah sömürücüler beyazlarla aynı rekabet koşullarına sahip olabilmek, yılların farkını kapatabilmek için pozitif ayrımcılık peşinde koşuyorlar! bedelsiz arazi istiyorlar, uzun işletme hakkı istiyorlar, teşvik istiyorlar... yani bir tür kamçılanmak, yıllar boyu sırtlarından kamçılanmanın acısını çıkarırcasına...

ve güney afrika madenlerinde her geçen gün daha fazla beyaz işçiye rastlanıyor.

ülkenin altın endüstrisi düşüş içinde. bu nedenle aralarında son kazanın gerçekleştiği harmony şirketinin de olduğu büyük tekeller maliyeti düşürme yarışına girmiş durumdalar.

3200 işçinin yeraltında mahsur kalmasına neden olan asansör arızası, bir kaza anında işçilerin tahliyesini sağlayacak yedek asansörün malzeme ve kaya parçalarını taşımak için kullanıldığını ortaya çıkarmış. maden işçileri sendikasının defalarca yaptığı uyarıya karşın ne ana asansörün bakımı yapılmış ne de yedek asansörün amacı dışında kullanımı engellenmiş.

şimdi bu nedenle, siz bu satırları okurken, 3200 işçinin tahliyesi son derece yavaş ilerliyor. mühendisler yedek asansörün de arızalanmaması için her defasında ancak 40-45 işçiyi ağır ağır yukarı çekmeyi tercih ediyorlar.

yerin dibinden saatte yüz kilometre hızla çıkılabilmesi ne güzel olurdu... zaman göreli mi? johannesburg’da zaman son derece somut, fazlasıyla somut!

açlık, susuzluk ve korku... elandsrand madeninde aralarında 200’e yakın kadın olan işçilere sabır ve direnç!

kapitalizme ölüm!"

www.sol.org.tr

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol